4 Ocak 2013 Cuma

İZMİR BİR PRENSESTİR


"İzmir bir prensestir çok güzel küçük şapkasıyla.
Mutlu ilkbaharlar durmaksızın onun çağrısına yanıt verir.
Nasıl vazo içindeki çiçekler gülümseyen günbatımı gibiyse,
o da denizler arasından ışıldar.
Hatta Arşipel' in yaratılışından çok daha tutkulu...."
VICTOR HUGO (LA CAPTIVE)

  Bir şehir anlatacağım sizlere şimdi. Victor Hugo’ nun hiç görmeden ona ithafen yukarıdaki şiiri kaleme aldığı şehri…
Öyle bir şehir ki 5000 yaşında; hakkında onlarca hikaye – şiir yazılmış, nazlı bir genç kız. Adını Amazonlar kraliçesi Smyrna‘ dan alan, güzelliğiyle tarihe nam salan, insanıyla herkese örnek olan yetmiş iki milletle barışık bir şehir. Birçok şehir vardır güzelliği sebebiyle kadın olarak resmedilen; ama hic bir şehir İzmir gibi değildir. Nazlıdır o, havası istediği nameden eser; kızı gibi havasına da güven olmaz. Çünkü ikisinde de sıcak ve keyifli görüntüsünün altında kafası esince ortalığı darmadağın edecek bir delilik vardır.
    Hayat telaşı yoktur mesela İzmir’de; ne siz acele edersiniz ne de o bir şeyleri kaçırmanıza izin verir. Dingin bir sevişme tadında Körfez’ i izlerken aldığınız nefes de, aheste vapurlarında martıları beslerken vapurcunun bayat çayını içmek de en mutlu an olurverir birden. Garip bir şehirdir ne varsa havasında; herkesi bal yapar, çiçek yapar, güzel yapar. Hele bir de rakınız hazırsa balığın yanında, yarenleriniz de eşlikteyse size; bir yerlerden ud, keman, kanun sesi geliyorsa kulağınıza işte o zaman cennettir hayat size.
   Medeniyetin eşiğidir İzmir, tarihte de bugünde de. Deniz kokan kızları vardir mesela, tüm Türkiye’ye örnek olan; okuyan, kahkaha atan, kadın eşitliğini sonuna kadar kullananan, bakımlı, güzel, kültürlü ve yiğit! Erkekleri vardır saygıda kusursuz, serserilikte rakipsiz. Homeros ve Heredot ile  İyonların, Truva’nın, Asena’nın, parayı keşfeden Lidyalıların, Doğu Helen dünyasının, Anadolu beyliklerinin  izleri vardır her köşesinde. Ne kadar okusan da ne kadar gezsen de bitiremezsin buradaki çok kültürlü tarihi. Medeniyetler karması bir yaşam süregelmiştir bu topraklarda ki, işte o meşhur sorunun cevabı burada gizlidir: İzmir‘ in kendisi de, kızları da, insanı da, havası da bu yüzden güzel; bu yüzden herkesten daha kültürlü, daha mutlu, daha Avrupaidir.
  Bir de Ata’sı vardır İzmirlinin; 1922‘ de onları Yunan mezaliminden kurtaran. Hasan Tahsin’i, Yüzbaşı Şerafettin’i, Teğmen Ali Rıza’sı, Behçet Uz‘ u, Kazım Dirik‘ i ve daha bir çok kahramanı… İzmir’in kurtuluşu özünde Türk milletinin kurtuluşudur, dünyaya baş kaldırıdır; Truva‘ nın öcünün alındığı, düşman da olsa başka bir milletin bayrağına saygı duymanın, onurun öneminin anlatıldığı andır. Türk milletine bağımsızlığını kazandıran, çağdaşlaşmanın ilk adımlarının atıldığı, Ata’sına hemşehrilik veren tek sehirdir İzmir. İşte bu yüzden benim memleketim ve insanım - üzgünüm ama – herkesten daha Türktür.
   Bu sayfalarda ben size işte bu güzel şehri anlatmaya çalışacağım. Kendine has diliyle, yemekleriyle, deniziyle - lodosuyla, asi ruhuyla, efesiyle, keyfekeder hayat anlayışıyla, ehl-i keyf ve biraz çatlak insanıyla, başkalarına ziyadesiyle sinir bozucu ama İzmirliye övünç kaynağı edasıyla başlı başına bir kültür. Hayale sığmayacak, yaşanmadan anlaşılmayacak bir keyif.. Bir İzmirlinin kaleminden tüm İzmir aşıklarına…
Tuğba Çiçek
04.01.2013 

 

2 yorum: