11 Ocak 2013 Cuma

HABERİNİZ OLSUN!

O hep duyduğunuz ve sürekli abartıldığını düşündüğünüz İzmir' e yolunuz düştü, ya da dayanamayıp geldiniz - her neyse - şehre ayak bastığınızda ve İstanbul ya da Ankara' ya göre küçüklüğünü gördüğüzde ' Abarttığınız İzmir bu muymuş?!' demeden önce bu yazıyı bir okuyun!
Çünkü bize göre İzmir -evet coğrafi yapısı da önemli ama - denizidir, havasıdır, lodosu, efesi, insanıdır, paylaşılan anlardır, kültürü ve insanlarının gözlerindeki ışıktır. Bir 'Merhaba!' dır yoldan geçerken duyduğunuz, binlerce 'Teşekkür ederim!' dir ağızlarda dolaşan. Yemek saatlerinde bir porsiyona iki servistir istenilen. Müslümanıyla ve gayri müslimiyle, camisi - klisesi - sinagoguyla, Türk' ü, ecnebisiyle ve dahası sokaktaki kedi - köpeğiyle, denizdeki martısı, pelikanı, karabatağıyla ; uyumla, huzurla, anlayışla güler yüzle yaşamaktır İzmir.

İliklerinize kadar hissedebileceğiniz Atatürk kokusudur, her semtinde burnunuzun direğini sızlatan! Zübeyde Ana'sıyla, Latife Hanım'ıyla, Hasan Tahsin' iyle, Hükümet Konağı' yla Cumhuriyet; Homeros' u, Heredot' u, Efes' i, Bergama' sıyla tarih; elliden fazla cami ve medresesiyle İslamiyet; 1700den fazla resmi, 1300 kadar da özel eğitim kurumuyla bilim ve modernizim kokar! Sanılanın aksine İzmir ne gavurdur; ne de din düşmanı. Sizden farkı İzmirlinin, dinde de Allah sevgisinde de sahte gösterişe mahal vermeyişidir; Tanrı'sıyla arasına kimseyi sokmayışı, köhne - bağnaz laflara, kişilere ve din anlayışına prim yaptırmayışı; dini de hayatı da - başkaları istedi diye değil - gerçekten hissettiği anda samimiyetle yaşamasıdır.

İzmir' geldiğinizde konuşulan dili yadırgamayın; gevreği vardır simit demeye dilimizin varmadığı, darısı, çiğdemi, boyozu, hiçbir yerde İzmir'deki gibi yapılamayan yengeni ve kumrusunun yanısıra asfalyası vardır tepemizde de evimizde de atan. İstanbul'dan geldiyseniz koşturmayın, Ankara' dan geldiyseniz somurtmayın; çünkü İzmirlilerin aceleye de suratsızlığa da tahammülü yoktur. Birine misafir olacaksanız ve mevsim yazsa yeni yıkanmış balkonda yapılan kahvaltının ve toplanmamış masalardaki çay kahve keyiflerinin tadını çıkarın; hayatı ve İzmir'i gerçekten anlayabileceğiniz anların kıymetini bilin. Saat öğle vakitlerindeyse ve karnınız acıktıysa Kordon'da kahvaltı yapın, merak etmeyin bu şehirde en doğal şeydir geç kahvaltı. Vaktiniz yoksa yemegin kalanını sardırın ya da yolda yemeğe devam edin; utanılacak hiç bir şey yok inanın bana. Yan masanızda bira içerek öğle tatilini tüketen çalışanlara da kızmayın! Susamış İzmirliye buz gibi bir bira sudan yeğdir, insanı kendine getirir. Zira İzmir' de hayat birasız geçmez. 

Başta Bornova olmak üzere, Alsancak, Karşıyaka ve Buca'da çoğunun içince artık insan yaşamayan, genis bahceli cok sayida levanten köşküne rastlarsiniz. İçinde hayat olanlarda ise gayrimüslim vatandaşlarımız, zengin iş adamları ve Avrupalı tarım ürünü tacirler yaşar. Şehirdekiler yetmez de ayda bir kaç defa dev bir gemiyle Avrupa'lı turistler gelir de ortam iyice şenlenir.

O haklarında çok konuşulan kızlarına da paranızla ya da arabanızla hava atmaya kalkışmayın, sizi maymuna çevirirler. Arabanın camından ya da yan masadan aval aval bakmayın burada bu işler böyle yürümez; öğrenin. Ülkenin en eğitimli ve özgüven sahibi kadınlarına saygı duyun, en deli dolu, en çocuk en modern erkeklerini de dikkatle izleyin. Eşiyle elele dolaşan gençlerle oturup içki içebilen, hayatla içiçe emekli yaşlılarımıza dikkat kesilin. Kadınlı erkeklı kıraathanelerde oturun; çay için, okey oynayın. Hayata ve dünyaya başka gözlerden bakmanın, özgürlüğün içinde nefes alın. Çok milletli her şehirde olduğu gibi İzmir' de de sorunlar ve sorunlu insanlar elbette var. Ben size gerçek İzmirliyi anlatıyorum, sonradan gelmiş kökleriyle yaşadığı şehir arasında sıkışıp kalanları, toplumun düzenini bozanları değil; karıştırmayın!

Yazın gelecekseniz eğer, nereye gitsem diye telaşa kapılmayın. Çandarlı - Dikili hattında kahvaltı yapıp  Foça sahillerinde denize girebilir; öğleden sonra Çeşme'de deniz keyfine devam ederken biranızla kumrunuzu, Ildırı' da lokmanızı mideye indirebilir; Alaçatı' da nefis bir geceye merhaba diyebilirsiniz. İstanbul'un tüm simaları karşınızdadır, afallamayın. Ayrıca Seferihisar' ında, Gümüldür' ünde, Urla' sında, Karaburun' unda, Yassıcaada' sında yaza dair ne varsa tüm sakinliğiyle ayağınızın altında, bir saatlik mesafededir. İzmir' de yaz bir çanta ile iş çıkışı denize gidebilme, dinlenebilme lüksüdür; tadını çıkarın.

Bu şehirde geçireceğiniz zamanı verimli kullanabilmeniz için benden sizlere bir kaç tavsiye nacizane:
  1. Gelir gelmez bir  Kentkart sahibi olun ve 90 dakika boyunca sınırsız gezebilmenin tadını çıkarın. İstanbul ve Ankara' nın aksine bizim için gezmek ucuz, hızlı ve çok alternatiflidir. Kartınızda paranız bittiyse birinden rica edin hemen, yardım geldiği gibi çoğunlukla para talebinde de bulunulmaz sizden.
  2. Kordon'da bira eşliğinde güneşin batışını izleyin; zira bu ülkede başka hiçbir şehirde güneş böyle güzel batmaz. Çimlere yayılmayı, köpeklerle boğuşmayı, çiğdem çitlemeyi, midye ve boyoz yemeyi ve çöplerinizi çöpe atmayı unutmayın. Falcılara dikkat huzunurunuzu bozabilecek kadar inatçılar!
  3. Topçu' da çöp şiş, Kemeraltı' nda su böreği ve kazandibi, Çeşme' de kumru, Alsancak ve İnciraltı' nda midye yemeyi, Çiçekli Köy' de kahvaltı yapmayı, Sabuncubeli' nden Atatürk'in gölgesinde şehre bakmayı ve Yunanların denize dökülüşünü hatırlayıp gururla gülümsemeyi, Atatürk ve Latife Hanım' ın evlerini ve Zübeyde Hanım' ın mezarını ziyaret etmeyi, Hisarönü' nde dürüm yemeyi, Kızlarağası' nda Türk kahvesi ve sahlep içmeyi, Alsancak ve Kordon' da sahil boyunca yürümeyi, vapurla iki yaka arasında giderken martılara gevrek atmayı ve vapurcunun bayat çayından içmeyi - geminin arkasında sigara içildiğine şaşırmayın siz de yakın bir tane!- unutmayın!
  4. Urla'ya gidin; Nobel Edebiyat Ödüllü Yorgo Seferis' in, unutulmaz ses Tanju Okan' ın, Necati Cumali'nin evini görebilirsiniz. Efes' te tarihin en muhteşem şehirlerinden birini gezerken, Şirince' de şarap içebilir, Selçuk' ta Meryem Ana' nın kutsal adledilen evinde mum yakıp dilekte bulunabilirsiniz. Bergama'da İskenderiye' ye kafa tutmuş ve onun gibi yakılmış 200 bin kitaplık kütüphanenin,  kalenin ve tiyatronun kalıntıları arasında medeniyete tanık olabilirsiniz.
  5. Sokakta yürürken bir kuyruk görürseniz dalın kuyruğa; muhtemel bir lokma kuyruğudur. Yüzsüzlük edin iki tabak isteyin. Çoğunlukla yadırganmazsınız.
  6. Sokakta gördüğünüz kaba kacağa çöp gözüyle bakmayın, onlar hayvanlar için bırakılmıştır; içine su ya da yiyecek koyun, sevaba girersiniz.
  7. Karşıyaka'da Göztepe, Göztepe' de Karşıyaka' dan övgüyle bahsetmeyin, atkılarını karıştırmayın, sakın slogan atmayın. Dayak yemeniz işten bile değildir. KafSinKaflılar 'Biz  İzmirli değiliz, Karşıyakalıyız! (35.5)' derken GözGözlüler Tam 35 sloganıyla 'Biz İzmir çocuğuyuz ya siz?' diye kafa tutar. Yine de bu ezeli rekabetin altnda zor zamanarda çelik gibi kenetlenen bir halk vardır; aklınızdan çıkarmayın!
  8. Sevinç Pastanesi' ni, YKM' yi, Karşıyaka İskelesi' ni, Küçükpark' ı öğrenin. İzmirlinin değişmez buluşma noktalarıdır. Bilhassa YKM' nin Bizans döneminden beri buluşma noktası olduğu ve Büyük İskender'in sevgilisiyle burada buluştuğu söylenir. Konu ülke ve Mustafa Kemal ise Konak - Cumhuriyet - Gündoğdu meydanlarındaki buluşmalarda ülkenin en ihtişamlı halk buluşmasına tanık olunur. KEMALİZMİR' dir bunun adı, unutmayın!
  9. Kızların rahat ve açık giyinmeleri onların erkekler kadar özgür, eşit ve rahat olmalarının yanısıra bu şehirde  diğerlerinde olduğu kadar görmemiş erkek! modelinin olmamasındadır. Gece yarısı kızkıza dolaşan gruplar görürseniz bulaşmayın; onlar mekanda eğlenmiş ve evlerine giden İzmirli kızlardır. Erkeğe ihtiyaç duymazlar, haddinizi bilin!
  10. Yazın çok sıcak olan hava size ne yapacağınızı şaşırtabilir; kışın aniden bastıran soğuk uzuvlarınızın donmasına sebep olabilir. Ha bir de aniden bastıran yağmuru ve hiç olmaz zamanda açan güneşi vardır. Boşuna dememişler İzmir' in kızına da havasına da güven olmaz; tedbirli olun.
  11. Fuar zamanı olsun olmasın Kültürpark' a gidin, ama fuar zamanı muhakkak gidin; ücretsiz halk konserlerine katılın. Lunapark' ta çocuklarla birlikte çocuklar gibi eğlenin. Hayvanat Bahçesi artık orada değil, Sasalı' da kurulan Türkiye'nin ilk doğal yaşam parkına gidin, İzmirlinin hayvanlara ve hayvan haklarına olan saygısından feyz alın. Pak Bahadır'ın mezarını ziyaret etmeyi sakın unutmayın. Onu tanımayan İzmirli yoktur, sorun birine hepimizin onunla bir anısı mutlaka vardır.
  12. Üniversite okumaya gelecekseniz- ki bunun için biçilmez kaftadır- tadını çıkarın. İş sektörü açısından kötü olsa da öğrencilik için cennet olan bu şehirde hiç yabancılık çekmezsiniz. Özellikle Küçükpark' ta yaşayacaklarınız ömür boyu gülümsetecektir sizleri. Otobüsle uğraşmayın otostop çekmeyeni dövüyorlar Bornova - Manisa yolunda.
  13. Takside, otobüste, metroda, vapurda 10 dakikada yanınızdaki kişinin hayatını öğrenirsiniz. Başta sıkılsanız da sonra alışırsınız, İzmir insanı konuşmayı sever. Burada garip olan konuşmak, arkadaş olmak değil; suskun ve içekapanık olmaktır. Hayat paylaşıldıkça güzeldir, anlayın.
  14. Türkiye' nin en büyük bölge gazetesi Yeni Asır İzmir' den çıkar. Ülkemizin yaşayan en eski gazetesidir. Yüzyılın başında Selanik' te çıkmaya başlamıştır. Bir göz atın.
  15. 5 Mayıs' ı 6' ya bağlayan gecede tüm halk sokağa dökülür; ateşler yakar, şarkılar söyler, dilekler tutar, resimler çizer. Maksat evet eğlencedir ama Hıdırellez' siz ve Allah'tan umudunu kesen bir İzmir düşünülemez! Yanan bir lastik görürseniz bir dilek tutun ve siz  de atlayın! Hayatınızın en eğlenceli şenliklerinden olacaktır inanın bana.
İzmir hakkında hep konuşuldu, söylendi ve söylenecek de. Çünkü bu şehir paranın, siyasi çekişmelerin, yobazlığın yurdu olmayı her zaman reddetmiştir. Her daim devrinin prensesi ve medeniyet merkezi olmayı başarmış bu şehirde, biz İzmirliler için olmazsa olmaz şey huzurdur, keyiftir, mutluluktur. Yani hayatın kendisidir vazgeçemediğimiz. Bizim mutlu olmak, huzuru hissetmek için öyle çok paralara, uzaklara gitmeye, extra çabalar sarfetmeye ihtiyacımız ya da zorunluluğumuz yoktur çoğunuz gibi. Yukarıdaki sözler bunu anlatmak içindi,  bu şehir hep farklı, hep özel olacak. Çünkü bir yeri özel yapan şey fiziksel özellikleri değil; yaşattıkları, hissettirdikleri, insana kazandırdıklarında saklıdır. Evet şehrimizde her şehirde olduğu gibi aksaklıklar, geri kalmışlıklar var -ki bunların sebebini hepimiz biliyoruz- ama bu durum İzmirli olmanın övüncünü gölgeleyemez. Umarım bir gün ne demek istediğimizi anlarsınız ve her geçen gün kötüleşen ülke ortamında sizin şehriniz de bizimki gibi olur. Sevgiler...
TUĞBA ÇİÇEK
11.01.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder